Bir futbol gezgini misiniz? Ya da futbola delice aşık biri? Belki de önümüzdeki günler için seyahat planlarınız var… O zaman buyurun futbolun zirvesindeki takımların tribünlerine!
99 bin 354 kişilik kapasitesi ile 4 kıtada eşi benzeri olmayan Camp Nou, dünyanın en kozmopolit stadyumlarından biri. Bu haliyle de, hem şehrin hem takımın bir yansıması gibi… Dünyanın değişik yerlerinde organize olan yüzlerce taraftar grubu bulunan Barcelona, ‘ortalama seyirci sayılarında’ Borussia Dortmund’un ardından Avrupa’da ikinci sırada yer alıyor. Hali hazırda 170 bin kayıtlı üyesi olan kulüpte, taraftar organizasyonları da epey demokratik. Yani tribünde yer almak için kulübü seviyor olmanız yeterli. Camp Nou’da maç izlemek için neden aramaya gerek yok; Türkiye’den seyahat çok kolay, muhteşem bir şehir sizi bekliyor, dahası şahane bir kulüp müzesi var, Arda’yla Messi de var; Neymar’la Suarez de… Kısacası dünyanın dört bir yanından bu takımı izlemek için gelen on binlerce insanla eşsiz bir tecrübe!
Barcelona kadar büyük bir stadyumu olmasa da Real Madrid’in de futbolseverlere kapıları sonuna kadar açık. Yani Santiago Bernabeu’daki 81 bin koltuktan biri sizi bekliyor! İspanya’nın açık ara en çok desteklenen takımı olan Real Madrid, dünya genelinde de büyük bir destek görüyor. Öyle ki, kulübe kayıtlı yaklaşık 1800 adet taraftar grubu olduğu biliniyor. Geçmişte ‘azılı’ diye nitelendirilebilecek bazı tribün gruplarının ‘faaliyetlerinin’ Real’in küreselleşmesine engel olmasını istemeyen kulüp yönetimi ‘aşırılıkları’ stadyumdan uzak tutmaya çalışıyor. Madrid’e gitmek ve Real’i görmek için beklemeyin; her zaman dünyanın en üst düzey futbolcularına forma vermiş bu kulübü, hayatı keyifle yaşayan, capcanlı bir şehirde izleyin. Açıldığı günden bu yana 2 kez yenilenmiş, 4 kez de kapasitesi artırılmış ve tam 70 yıldır ayakta olan Santiago Bernabeu’nun mimari yapısı size biraz nostalji de yaşatacak...
Akdeniz’den uzaklaşıp, Avrupa’nın göbeğine doğru yol aldıkça tribünde yaşayacağınız tecrübeler de değişiyor. Münih şehir olarak ne kadar sakin, gösterişten uzak ve naif ise Bayern Münih ülke ve kıtanın futbol tarihine vurduğu damga ile o kadar görkemli. Şehrin 1,5 milyonluk nüfusuna karşı, Bayern’in ülke çapında tam 10 milyon destekçisi var. Toplamda 230 binin üzerinde üyesi olan 3200 adet taraftar kulübü sayesinde, deplasman maçlarının biletleri satışa çıktığı an tükeniyor. Aktivist yanlarıyla da bilinen Bayern’in meşhur taraftar gruplarını, maç gününde Allianz Arena çevresinde izlemek çok keyifli. Kısacası 90 dakikayı karnavala dönüştürmenin; kırmızılara bürünmüş 70 bini aşkın insanla maça gitmenin ve tribünde çılgınca tezahüratlara katılmanın zevkini en çok Münih’te yaşayabilirsiniz. Size düşen sadece, Almancanız olmasa bile birkaç meşhur tezahüratı öğrenmek...
Biraz daha yukarı, ‘futbolun beşiğine’ doğru gidince ilk durağınız ister istemez Londra oluyor. Başkentte üst düzey birçok futbol kulübü olsa da, değişik bir tecrübe edinmek adına, sizin durağınız Stamford Bridge olsun. Öyle ya; sadece son 15 yılda bir futbol kulübünün yatırımlarla nereden nereye geldiğinin kanlı canlı örneği onlar! Üstelik bir sokak arasında karşınıza çıkıveren kaç tane stadyum biliyorsunuz ki… Zamanında bazı taraftar gruplarının saldığı ürkütücü nam yüzünden filmlere bile konu olan Chelsea tribünleri şimdi daha sakin. Ancak ritüellerinden de ödün vermiş değil. Maç öncesi, maç sırasında ve stadyum çıkışında tezahüratlar her daim haykırılıyor. Hem şehrin başka bir bölgesini keşfetmek, hem de İngiliz futbolunun son 10 yılına damga vurmuş bir takımı izlemek için Stamford Bridge sizi bekliyor; 41 bin kişilik kapasitesi ile daha ‘butik’ ancak daha yoğun bir tribün keyfi yaşatmak için...
İngiltere’nin bir başka futbol şehri ise şüphesiz Manchester! Son 5 şampiyonluk kupasının 4’ünün burada kaldırıldığını ve şehrin mükemmel bir Futbol Müzesi’ne sahip olduğunu düşünürsek belki Londra’nın önüne bile koyabiliriz. Ancak şehrin bir kulübü biraz daha öne çıkıyor: Manchester United. Buram buram tarih kokan Old Trafford’a adımınızı attığınızda, buraya neden ‘Düşler Tiyatrosu’ dendiğini de hissedebiliyorsunuz. Stadyum dışında yer alan heykeller ve tribünlerin isimleri ilk dikkatinizi çekenler oluyor. Daha sonra kayıplarını halen nasıl andıklarını görüp, onları takdir ediyorsunuz. Taraftar mağazası, maç öncesi etkinlikleri, müzesi ve hatta işportacıları… Old Trafford etrafındaki tipik liman kenti atmosferi de sizi maça bir başka hazırlıyor. Stadyum çevresindeki publar ve diğer tüm saydıklarımız sayesinde Manchester’da eşsiz bir futbol günü yaşayabilirsiniz.