Vatican City
Mussolini’nin isteği doğrultusunda Vatican City, Roma sınırları içerisinde yer almasına rağmen tamamen bağımsız ve gezilecek birçok yere sahi bir ülke. Katalik mezhebinin yönetim merkezi konumundaki kentte görülmesi gereken yerlerin başında Aziz Petrus Bazilikası, Sistina Şapeli ve Vatikan Müzeleri geliyor.
St. Peter’s Basilica
Mussolini’nin 1506 - 1612 yılları arasında inşa edilen St. Peter's Basilica, Barok ve Rönesans stilerinden izler taşıyor. Dini yapının tasarımında Michelangelo, Bramante ve Raphale gibi önemli isimler görev almış. Pieta, Baldaken, VII. Alexander Anıtı ve Aziz Petrus Heykeli, kubbesinden Roma'nın eşsiz manzarasını izleyeceğiniz bazilikada en çok ziyaretçi çeken esenler olarak öne çıkıyor.
Castel Sant’Angelo
Mussolini’nin Göz alıcı görünüme sahip Castel Sant'Angelo, İmparator Hadrianus ve ailesinin mozolesi olarak 139 yılında inşa edilmiş. Papaların siyasi karmaşaların yaşandığı dönemlerde saklanmak için kullandıkları yapıyı ziyaret ettiğinizde siz de birçokları gibi zamanın önemli bir bölümünü Salla delle Urne'ye ve Sala Paolina'ya ayırabilirsiniz.
Parco del Gianicolo
Rahatlamak ve eğlenmek için ideal fırsatlar sunan Parco del Gianicolo, Roma’nın kurulduğuna inanılan 7 tepesi dışında kentte ziyaretçi çeken en önemli yükselti olarak anılıyor. Tüm kente hâkim konumdaki tepede gösterişli bir botanik bahçesi, kukla tiyatrosu ile çok sayıda tarihi yapı yer alıyor. Ayrıca her gün tam 12.00’da Tiber Nehri’ne doğru sembolik bir top atışı yapılıyor.
Palazzo Della Civilta Italiana
Mussolini’nin isteği doğrultusunda 1937-1940 yılları arasında inşa edilen Palazzo della Civilta Italiana, Yeni Klasik ve Faşist mimari üslupların bağlı kalınarak 3 İtalyan mimar tarafından tasarlanmış. 1953 Roma Tarım Fuarı’na ev sahipliği yapan ikonik yapı, tüm dünyada faşizmin sembolü olarak anılıyor.
Circo Massimo
Antik Roma döneminin en büyük stadyumu olduğuna inanılan Circo Massimo, M.Ö. 4. yüzyılda inşa edilmiş. 3 katlı ve 250 bin oturma kapasiteli stadyum, M.S. 549 yılına kadar çeşitli dövüşler, at yarışları, halka açık idamlar için kullanılmış. Palatino ve Aventino tepeleri arasında yer alan yapıda, günümüzde halka açık ücretsiz konserler düzenleniyor.
Colesseum
72-80 yılları arasında inşa edilen Colosseum, 188 metre uzunluğa ve 156 metre genişliğe sahip. “Flavianus Amfitiyatro” adıyla da anılan heybetli yapı, 4 buçuk asır boyunca imparatorlar tarafından halk üzerindeki otoriteyi sağlamak için kullanılmış. Bu amaç doğrultusunda 55 bin kişi kapasiteli amfiteatrda tiyatro oyunları ile kanlı mücadeleler hatta idamlar gerçekleştirilmiş.
Parco Della Colle Oppio
Parco del Colle Oppio, Kolezyum’un tam karşısındaki Domus Aurea tonozunun biraz üzerindeki 11 hektarlık alanı kaplıyor. Huzur dolu bir ortamda yürüyüş yapmak isteyenler için ideal ortama sahip parkta, Roma döneminden kalma çeşitli yapı kalıntılarını görebilirsiniz.
Capitoline Museums
Piazza del Campidoglio’yu çevreleyen 2 gösterişli binada hizmet veren Capitoline Museums, Papa IV. Sixtus’un 1471 yılında bağışladığı bronz heykeller sayesinde kurulmuş. Dünyanın ilk müzesi olarak kabul edilen kültürel tesiste Capitoline Kurdu başta olmak üzere birçok antik ve Orta Çağ’dan kalma eser sergileniyor.
Roman Forum
İmparatorluk zamanında yerel halkın “Forum Magnum” adıyla da andıkları Roman Forum, Kolezyum’un batısında yer alıyor. 1000 yıl boyunca Roma’nın siyasal, kültürel ve ticari merkezi olarak kabul gören alandaki yapıların büyük çoğunluğu M.Ö. 5. yüzyıldan başlayan 4 asırlık süreçte inşa edilmiş.
Pantheon
İmparator Hadrian’ın emri doğrultusunda 118-125 yılları arasında inşa edilen Pantheon, Roma’da hem Hıristiyanlık öncesindeki hem de sonrasındaki dini hayat hakkında eşsiz bilgiler barındırıyor. Kralların, mimarların ve sanatçıların ebedi istirahatgahı konumundaki yapının en önemli bölümünü, ortasında gün ışığının içeri girmesini sağlayan bir delik bulunan 43 metre çapındaki kubbesi oluşturuyor.
Palazzo Delle Esposizioni
Pio Piacentini tarafından Neo-Klasik stilde tasarlanan Palazzo delle Esposizioni, 1883 yılında kullanıma açılmış. Musolini döneminde bazı bölümlerinde değişiklikler yapılan kültür merkezinde günümüzde sergiler ve atölye çalışmaları düzenleniyor. Bünyesinde ayrıca Michelin yıldızlı bir restoran bulunuyor.
Spanish Steps
Aşk Çeşmesi’ne yürüme mesafesindeki Spanish Steps, 1723-1726 yılları arasında Kral XV. Louis adına Francesco De Sanctis gözetiminde inşa edilmiş. Trinita dei Monti Kilisesi’ne aşağıdaki meydandan ulaşımı kolaylaştırması amaçlanan merdivenler, Roma gezintisi sırasında soluklanmak için oldukça ideal. Mola sırasında Fontana della Barcaccia’nın fotoğrafını çekip sonrasında alışveriş için Via Condotti’ye geçebilirsiniz.
Piazza Del Popolo
Roma’daki en büyük meydan olan Piazza del Popolo, kenti Adriyatik Denizi’ne bağlayan Via Flaminio’nun en önemli parçasını oluşturuyor. İmparatorluk zamanında kentin ana girişi olarak kullanılan meydanın ortasında, Mısır’dan getirtilmiş bir dikilitaş bulunuyor. Sosyal açıdan gayet hareketli yapıya sahip meydanın görkemini komşuları Santa Maria in Monte Santo ve Santa Maria dei Miracoli kiliseleri artırıyor.
Campo Dei Fiori
Günün her saati hareketliliğin azalmadığı Campo dei Fiori, haftanın 6 günü kurulan pazarı sayesinde birçok tatilcinin gezi programında kendisine yer buluyor. Çevresi kokteyl barları ve restoranlarla çevrili alanda, düşünceleri aykırı bulunarak idam edilen Giordano Bruno’nun heykeli yoğun ilgi görüyor.
Largo Di Torre Argentina
Strazburg’un Latince ismiyle anılan Largo di Torre Argentina, Roma İmparatorluğu’nun Hıristiyanlık öncesi döneminde inşa edilmiş 4 tapınağın kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Roma’nın farklı yerlerinden getirilen kedilerin bakımının yapıldığı barınak, meydana ilgiyi yüksek tutan bir başka etken.
Piazza Navona
Roma dönemi stadyumlarına benzer bir tasarıma sahip Piazza Navona’da görkemli Dört Nehir Çeşmesi ve Sant’Agnese Kilisesi gibi görkemli yapılar bulunuyor. Sokak müzisyenlerinin performanslarını sergilendikleri, ressamlarınsa çalışmalarını sürdürdükleri meydanda gün boyunca hareketlilik asla azalmıyor.
Museo dell'Ara Pacis
Roma barış tanrıçası Pax’a adanan sunağın korunması, 1938 yılında ziyarete açılan Museo dell’Ara Pacis’in kuruluş amacını oluşturuyor. 2006 yılında binası yenilenen kültürel tesiste yılın belirli dönemlerinde çağdaş sanat sergileri düzenleniyor.
Villa Borghese
1.700 dönümlük alanı kaplayan Villa Borghese, 1903 yılında kurulmuş. Başkentin en büyük yeşil alanının sınırları içerisinde Roma Hayvanat Bahçesi faaliyet gösteriyor. Parkı gezerken ayrıca Pincio’nun Su Saati’ni ve Londra’daki Shakespeare Tiyatrosu’nun kopyasını görebilirsiniz.
Chiesa Di Santa Maria della Vittoria
1683 yılındaki Viyana Kuşatması sırasında ele geçirilen Osmanlı sancağının bir süre sergilendiği Chiesa Di Santa Maria della Vittoria, 1605-1620 yılları arasında inşa edilmiş. Yapının dış kısmında Barok mimari tercih edilmiş. Başta Cornaro Şapeli olmak üzere iç kısımda ise sadelik yerini daha detaylı çalışmalara bırakmış.
Fontana di Trevi
Trevi Çeşmesi ya da dilimizdeki adıyla Aşk Çeşmesi’nin 1732’de Papa XII. Clement’in isteğiyle Nicola Salvi tarafından başlatılan inşa süreci, çok sayıda sanatçının desteği sonucunda 30 yılda tamamlanmış. Çevresi gün boyunca dilekte bulunanlar ve fotoğraf çekenlerle dolu olan çeşmeyi iki ulak tarafından çevrelenmiş Neptün figürü süslüyor.